Monday, May 31, 2010

"Mus" Avcısı (Muse Catcher)


Masalımızın bir başka değerli karakteri "Mus" Avcısı. Aslında avcı demek ne kadar iyi bir fikir emin değilim çünkü bu "mus"ların (ki kendilerini yakında tanıyacağız) "av"lanmalarına gerek yok aslında, o kadar saf ve niyetsizler ki neredeyse çağırsanız gelecekler, oysa avlanmak için kaçmak, kovalanmak ve savunmak, saldırmak gibi fiiller de ortamda olmalı sanki. En azından kavramsal olarak... Neyse, belki daha iyi bir tanımlama buluruz, toplayıcı, yakalayıcı gibi... Aklınıza gelirse haber edin, bir elin nesi iki elin sesi di mi?

Neyse gelelim bizim avcının özelliklerine, kendisi de "Mus" büyücüsü gibi pek konuşmayı sevmez ve zorda kalmadıkça sesi çıkmaz. Zaten genelde "mus"larla haşır neşir olanların durumu budur, kendi seslerinin "mus"ları incitmesinden, kaçırmasından veya bastırmasından çekinirler. Avcımız da bütün gününü etrafta "mus" arayarak ve bulduklarını toplayarak geçirir. İyi veya kötü niyetli denemez kendisine, eğer ödemesini yaparsanız sizin için de "mus" toplar. O muslarla ne yaptığınızla hiç ilgilenmez. Soru da sormaz gerekmedikçe.

Büyücü gibi "mus"lara aşırı bir değer vermez ama hayatının onlar sayesinde devam ettiğini bilir ve saygıda da kusur etmez. Onları olabildiğince incitmeden yakalamayı amaçlar. Bu iş büyük ustalık gerektiren bir iştir, ellerin, gözlerin, kulakların ve sinirlerin çok dayanıklı, çok hassas ve kararlı olması gerekir. Bu nedenle kendisini arasıra "mus" avı öncesinde özel konsantrasyon ve dikkat alıştırmaları yaparken görenler olur. Eğer kimsenin "mus"a ihtiyacı yoksa ve kimse ödemiyorsa o zaman kendi keyfi ve alıştırma için de "mus" yakalar, bazen yakaladıklarını bir süre yanında taşır ama eğer alacak kimse çıkmazsa ve yolu uzak düşmemişse büyücüye götürür. Uzaksa o zaman eninde sonunda "mus"ları bırakır çünkü onların bakım masrafları ve angaryalarıyla uğraşamayacak kadar üşengeçtir aynı zamanda. Kimseye kötülük yaptığı görülmemiştir ama iyilik için de durum aynıdır. Hatta bir seferinde yolda yardıma ihtiyacı olan birine yol göstermediği için kötü kalpli olduğuna dair söylentiler de dolanmıştır bir süre halk arasında. Gizem dolu sayılabilecek diğer bazı özellikleri de bu dedikoduları desteklemiş olabilir tabii. Mesela bugüne kadar gözlerini gören kimsenin olmaması veya yürürken attığı adımlardan yerde toz bile kalkmaması.

Bu sessiz, hafif ve karanlık avcı yaşamını bir gezgin olarak yollarda geçirmekte ve bir "mus"u yakalayamayıp elinden kaçırıverdiğinde sağ elinin serçe parmağı bir süre titremektedir. Yine de işin en tuhaf yanı avcının yanında hiçkimse olmadığı, ailesi ile ilgili hiç bilgi olmadığı halde yine de kendisini yalnız hissetmiyor olmasıdır. "Mus"lar olduğu sürece hiç yalnız kalmayacağı inancı onun işinde en iyi olmasını sağlamakla kalmaz, aynı zamanda biraz da çatlak yapar tabii... çünkü "mus"lar yakalanıp hapsedildiklerinde veya bağlandıklarında tahmin edersiniz ki kaçma eğilimi gösterirler, neyse ki o kadar saf değildirler.